Her güzel şeyin bir sonu vardır. Ve başlayan her şey er ya da geç bitmeye mahkumdur.
İçine hapsolduğu karanlığı kabullenmiş bir siyah tanıdım ben. Daha on iki yaşında itildiği kara delikten çıkmak için çabalayan, umut etmeyi babasını gömdüğü toprağın altına terk etmiş olan. Kalbi kadar pirüpak olan bir beyaz tanıdım ben. Kendini insanları kurtarmaya adamış olan, ‘umut’ kelimesine ışık olan.
Siyahla beyazın çarpışmasına şahit oldum ben. Bambaşka dünyalarda yaşayan iki ruhun tanışmasını, ‘anlaşma’ adı altındaki prangayla birbirine mahkum olmasını.
Aydınlığa aşık beyazla karanlığa tutsak siyahın birbirine karıştığını gördüm ben. Beyazın siyahtaki yaraları sarmasını, iki kalbin birbirine şifa olmasını.
Siyah ve beyazın griyi tanımasını gördüm ben. Beyazın siyah uğruna kurşunlar arasında kalmasını, siyahın beyazın aşkıyla karanlığa kafa tutmasını.
Bu iki ruhun kendi gök kuşaklarını yaratmasına şahit oldum ben. Siyah ve beyazdan çıkan en nadide renkleri, en derin yaraların kapanabileceğini gördüm onlarla.
Elveda Aslı Çınar Aslan. İnsanlara umut olmaya çalışan, yaralarına aşık olduğu adamın bir gün iyileşeceğine dair umudunu hiç kaybetmeyen kadın elveda.
Elveda Ferhat Aslan. Babası bildiği adama hayran olan, sevdiği kadının gözyaşlarıyla yaraları kabuk bağlayan adam elveda.
Kalplerimizdeki yeriniz bambaşka.
Bizler size veda etmiş olsak da siz birbirinizi bırakmayacaksınız, biliyoruz.
Yarattığınız gökkuşağında mutlu olun. Birbirinizle tanıdığınız o büyülü hissi oğlunuza da aşılayın. Geçmişinizle değil, bugününüzle yaşayın ve geleceğe daima umutla bakın. Çünkü yalnızca beyaz veya yalnızca siyah olamaz bu dünyada. Güneş her gün yeniden doğdukça umutlar tükenmez asla.
Yorum Bırak