İçeriğe geç

Aylar: Aralık 2018

YAŞAMIYORUZ-

 

 

 

İnsan aldığı nefes kadar mı vardır gerçekten? Ciğerlerimize dolan hava mıdır yaşadığımızın kanıtı? Sahi ya, kim demiş “gerçekten” yaşadığımızı?

Düz bir bakış açısıyla düşünelim; nefes alıyoruz, yemek yiyor, geziyor, uyuyoruz. Varız, evrende bir yerde duruyoruz ama hayatı gerçekten yaşamıyoruz.

Bir günümüzü düşünelim.

Daha yataktan kalkarken somurtuyoruz. Hele de o gün hafta içiyse ve okula/ işe gidilecekse… Söylenmelerin bini bir para. Baştan fiyasko.

Evren senin ona yolladığını sana gönderir. Mutsuz bir suratla güne başlayan bir insanın günün kalan kısmından beklentisi ne olursa olsun, fark etmez. Evren, o kötü enerjiyi aldığında geri vermek için öyle uzun süre beklemez. Yepyeni bir sabaha uyanmışsın, hala hayattasın. Şükür edeceğine küfür ediyorsun!

Başka bir soru. Kaç kere gülümsüyoruz içten bir şekilde?

Dikkatinizi çekerim; kaç defa güldüğünüzü değil, kaç kere içtenlikle gülümsediğinizi soruyorum. Çünkü hepimiz gün içinde birçok şeyi saklamak için gülüyoruz. Öfkemizi, üzüntümüzü, sıkıntımızı… Diğerleri görmesin diye “mutluyum ben” maskesinin ardına sığınıyoruz. Yani, aslında gülerken bile ağlıyoruz.

Peki, gün sonunda iç dünyamızla baş başa kaldığımızda hangimiz huzurlu hissediyor? “Bugün çok güzeldi. Yarın daha da güzel olacak.” diyen kaç kişi var? Kimler yaşadığı günden memnun olarak uykuya dalıyor? Kaçınız gün bitip gecenin karanlığı çöktüğünde ‘keşke’lerle boğuşmuyor? Kaç kişi yeni güne umutla bakıyor?

Hadi şimdi düşünün biraz. Var mı tüm sorulara olumlu yanıt veren? Ben cevap vereyim mi sizin yerinize? Yok. En az bir tanesi size kendinizi hatırlatıyor.

Peki neden? Çünkü yaşamıyoruz. Nefes alıp veriyor, hayatımıza devam ediyoruz. Bir olayın güzel yönlerine bakmadan önce kötü yönlerini görüyoruz. Taktığımız maskelerin ardında günlerimizi geçiriyor, bir rutini devam ettiriyoruz. Hayattayız ama yaşamıyoruz.

 

 

Yorum Bırak
Araç çubuğuna atla