İçeriğe geç

Etiket: Sen Anlat Karadeniz

NEFES’İN UMUDU SEVDASINI KORUDU

 

Araf… Yaşamla ölümü birbirinden ayıran, cehennem soğuğuyla dondurucu sıcağı aynı anda hissettiren o mucizevi yer. Sahip olduğu güçle insanı bilinmezlik okyanusunda boğulmaya mahkum kılan boşluk.

Kurşun yarasından alev alev akan kanlara rağmen buz gibi sulara sığınan Tahir asırlar misali geçmek bilmeyen o dakikalara hapsolmuştu. Nefesi aldığı haberin acısıyla yanarken o kalan son gücüyle sığındığı sulara tutunuyordu. Deli Tahir inadıyla Nefes umudunun fark etmeden birbirine sarıldığı o an veriyordu gücünü ikisine de. Sevdaydı o gücün adı. Aşktı…

Ölmezdi Tahir. Ölemezdi. Söz vermişti Nefesine. Ne pahasına olursa olsun ondan gitmezdi. Tahir’e olan inancının verdiği güçle dayadı namluyu Cemil’in kafasına. Duruşu, bakışları, tavrı… Her şeyiyle Deli Tahir’ in karısı Nefes Kaleli’ydi o.

Kocası hastaneye yetiştirilip ameliyata alındığında ise sekiz yıldır yaptığı gibi yine umuduna tutundu. Nefes umudu Tahir’i korudu. Umuduna ışık olan adam ameliyattan çıktığında aldığı nefes yeniden can buldu. Mavilerine mühürlenmiş o gözler açıldığında ise ışığı yüzüne vurdu.

Gece çöküp etraf sakinleştiğinde ise iki sevdalı baş başa kaldı. Nefes, yaşadığı o korkunun üzerine geçmişini esir eden korkularını hiçe saydı ve çekinerek, incinmekten korkarak sevdiği adamın sağ yanına uzandı. Ve o hissin ne kadar özel olduğunun farkına vardı.

Nefesleri birbirine karışırken Mavi Tüylü Geyik sevdasının kanatları altında gözlerini kapadı. İnandığı, güvendiği, sevdalandığı adamın yanında huzuru en derinlerinde hissederek en tatlı uykusuna yattı. Çünkü biliyordu, Denizden Gelen Kaplan yanındaydı ve sevdiği adam onu asla bırakmazdı.

 

Yorum Bırak

KARADENİZ

                                                               

Etme Karadeniz, eyleme

Kıyma sevdiğime.

Yaş düşürme yüreğine.

  

Hırçındı Karadeniz. Dalgaları alev alev yanıyordu. Vurduğu her kıyıyı ayrı ayrı yakıyordu. Asiydi Karadeniz. Öfkesi dinmek bilmiyordu. Her şeyi bir fırtına misali savuruyordu.

Aşıktı Karadeniz. Anlayamadan tutulduğu mavilerin esirliğinde yanıyordu.  Dinmek bilmez dalgaları umut ışığı vurmuş gözlerde hiç oluyordu.

Yıllarca kendinden önce sevdiklerini düşünmüş kaplanla, esir edildiği zindanda tek sığınağına, umuduna tutunmuş bir geyik nasıl kırabilirdi zincirleri? Hapsoldukları çıkmazlardan nasıl kurtulabilirdi? Denizden gelen kaplan ve mavi tüylü geyik… Kavuşabilir miydi birbirine? Direnebilir miydi onca engele?

Yıllardır dayandığı bu zulmün ona “Sakın adından vazgeçme Nefes!” diyecek, uçuruma elini sımsıkı tutarak atlayacak bir adam sayesinde sonlanacağını, yeni yuvasının o kurtarıcının sığınağı olacağını bilmeden yaşamıştı Nefes. 8 yılını esir eden adama oğlu sayesinde katlanabilmişti. Oğlunu büyütürken o da büyümüştü.

Tahir’in dünyası ise bambaşkaydı. Karadeniz’in derin suları, hırçın dalgaları eşliğinde büyümüş, ruhuna Karadeniz işlenmiş bir adam olmuştu. Öfkesiyle kasıp kavuran adımıyla yeri titreten bir Kaleli’ydi o. Kimseye eyvallahı olmayan, başına buyruk…

Ama bir gün bir mucize oldu. Karadeniz’in hırçın dalgaları bir anda süt liman oldu. Deli Tahir aşık oldu. Karadeniz bir çift mavi göze esir oldu.

Karadeniz’e kadar adım adım onları takip eden tehlikeye rağmen yılmadılar. Ne Tahir vazgeçti sevdasından, ne Nefes pes etti umuda tutunmaktan.

Umudun sakinliği ile öfkenin hiddetinin en güzel birleşimiydi onların aşkı. Ortaya çıkan uyum, ruhlarındaki ahenk paha biçilemezdi.

Konuşmadan dillenen bir aşktı onlarınki. Susuyordu dilleri, çırpınıyordu yürekleri. Karadeniz’in şahit olduğu bir aşktı onlarınki. Haykırıyordu gözleri, mühürlenmişti kalpleri.

Karadeniz mühürlemişti kalplerini…

 

Etme Karadeniz eyleme,

Duyur sesimi denizlere

Şahit et yedi cihanı çırpınan yüreğime.

 

Yorum Bırak

Denizden Gelen Kaplan Tekrar Nefes Alacak Mı?

Ah sevda, sen nelere kadirsin. Kiminin içinden bir cani çıkarırken kimini deli divane edersin…
Yıllarca Karadeniz gibi esip gürlemiş Deli Tahir’i sevdiğinin bir lafıyla memleketini terk edip Nefes’inin gözlerinde gurbete düşecek kadar divane etmişti sevda. Nice dalgalara dayanmış gemisi Nefes’in mavilerini liman bilmişti kendine. Dinmişti dalgaları, kesilmişti rüzgârı. İnsanların yıllardır çekindiği, öfkesinin hiddetinden titrediği Deli Tahir artık aşık bir adamdı. Sevdalıydı.
Onun özgürlüğü, huzuru, hayatı pahasına sevdiğine kavuşamamayı, bir nefes uzaklığında olmasına rağmen dokunamamayı seçmişti. Yüreğinde çağlayan sevdasına bir başına direnirken bir yandan da üzerlerine çökmek için ufacık bir boşluğu bekleyen gölge ile savaşıyordu. Nefesinin yüreğine yıllar sonra doğmuş güneşi karanlığa teslim etmemek için çabalıyordu.
Onları alabora etmeye çalışan dalgalara inat sıkıca sarılıyordu sevdasına. Öyle güçlüydü ki yüreğindeki sevda, her şeyi göze alıyordu uğruna. Tek bir bakış yetiyordu fırtınasını başlatmaya. Nefesinin gözünden akan bir damla yaş için ateşe verebiliyordu ortalığı. Ama sevdanın mucizesi de buydu ya, fırtınayı başlatmaya yeten o gözler yine tek bir bakışıyla dindirebiliyordu dalgaları.
Deli Tahir’in rüzgârı Nefes’inin mavilerinde diniyordu.
Ama Denizden Gelen Kaplan, gölgeyi tamamen yok etmeyi kafaya koymuştu. Nefes’inin kabuslarının baş kahramanını hayatlarından tamamen silecekti. Mavi Tüylü Geyik’i kabuslardan kurtaracaktı. Bu uğurda hapse girmeyi bile göze almıştı. Pençeleri Kanlı Kartal denize gömülecekti. Mavi Tüylü Geyik huzura kavuşacak, Denizden Gelen Kaplan ise hapse girecek, geyiğin özgürlüğünde bulacaktı mutluluğu.
Ama hesapta olmayan bir şey oldu, Kartal kurtuldu. Ama Kaplan’ın kaderi aynı oldu. Geyik ise kabuslarının kahramanıyla bir başına kaldı. Kalbine saplanmayı bekleyen kanlı pençelerden nasıl kurtulacaktı? Denizden Gelen Kaplan bir yolunu bulup nefesini kurtaracak mıydı? Nefes, koruyucusu olmadan da ayakta kalacak mıydı?
Yorum Bırak

Karadeniz Mühürlemişti Kalplerini

Etme Karadeniz, eyleme
Kıyma sevdiğime.
Yaş düşürme yüreğine.
Hırçındı Karadeniz. Dalgaları alev alev yanıyordu. Vurduğu her kıyıyı ayrı ayrı yakıyordu. Asiydi Karadeniz. Öfkesi dinmek bilmiyordu. Her şeyi bir fırtına misali savuruyordu.
Aşıktı Karadeniz. Anlayamadan tutulduğu mavilerin esirliğinde yanıyordu.  Dinmek bilmez dalgaları umut ışığı vurmuş gözlerde hiç oluyordu.
Yıllarca kendinden önce sevdiklerini düşünmüş Kaplan’la, esir edildiği zindanda tek sığınağına, umuduna tutunmuş bir Geyik nasıl kırabilirdi zincirleri? Hapsoldukları çıkmazlardan nasıl kurtulabilirdi? Denizden Gelen Kaplan ve Mavi Tüylü Geyik…
Kavuşabilir miydi birbirine? Direnebilir miydi onca engele?
Yıllardır dayandığı bu zulmün ona “Sakın adından vazgeçme Nefes!” diyecek, uçuruma elini sımsıkı tutarak atlayacak bir adam sayesinde sonlanacağını, yeni yuvasının o kurtarıcının sığınağı olacağını bilmeden yaşamıştı Nefes. 8 yılını esir eden adama oğlu sayesinde katlanabilmişti. Oğlunu büyütürken o da büyümüştü.
Tahir’in dünyası ise bambaşkaydı. Karadeniz’in derin suları, hırçın dalgaları eşliğinde büyümüş, ruhuna Karadeniz işlenmiş bir adam olmuştu. Öfkesiyle kasıp kavuran adımıyla yeri titreten bir Kaleli’ydi o. Kimseye eyvallahı olmayan, başına buyruk…
Ama bir gün bir mucize oldu. Karadeniz’in hırçın dalgaları bir anda süt liman oldu. Deli Tahir aşık oldu. Karadeniz bir çift mavi göze esir oldu.
Karadeniz’e kadar adım adım onları takip eden tehlikeye rağmen yılmadılar. Ne Tahir vazgeçti sevdasından, ne Nefes pes etti umuda tutunmaktan.
Umudun sakinliği ile öfkenin hiddetinin en güzel birleşimiydi onların aşkı. Ortaya çıkan uyum, ruhlarındaki ahenk paha biçilemezdi.
Konuşmadan dillenen bir aşktı onlarınki. Susuyordu dilleri, çırpınıyordu yürekleri. Karadeniz’in şahit olduğu bir aşktı onlarınki. Haykırıyordu gözleri, mühürlenmişti kalpleri.
Karadeniz mühürlemişti kalplerini…
 
Etme Karadeniz eyleme,
Duyur sesimi denizlere
Şahit et yedi cihanı çırpınan yüreğime.

21 Mart 2018

Yorum Bırak
Araç çubuğuna atla